Tatillerimizde otel, pansiyon, yazlık, hatta öğretmenevinde konaklama alternatiflerinden sonra bu yıl yeni bir tatil konseptiyle yola çıktık: Çadır kamp. Tatilimizde bol bol yüzüp, geceleri yıldızlar altında ve ay ışığında şarkılar söylerken içeceklerimizi yudumlayacaktık. Sabah erken kalkıp yürüyüşe çıkacak ve fotoğraf çekmek için kısa turlar atacaktık. Belki tekne turuna bile çıkarız demiştik ve arada mangal keyfi yapsak fena olmazdı. Neyse ki hemen hemen hepsini keyifle gerçekleştirdiğimiz bu hayalleri sizlerle yine keyifle paylaşmak istedim. Sosyal medyada paylaştığım tatil fotoğraflarından sonra bazı arkadaşlarımın arayarak ya da mesaj yazarak gittiğimiz yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi almak istemeleri ve kendilerinin de benzer bir tatil için heveslendiklerini belirtmeleri bu isteğimi pekiştirdi. Umarım burada sizlerle paylaşacaklarım da benzer etkiler yaratır ve sizler için küçük bir rehber görevi görür. Hadi başlayalım o halde…
İlk durağımız Ayvalık
İlk gün çadırımızı Çamlık Kamping kamp alanında kurduk. İşletmenin web sitesinde yaptığımız inceleme sırasında kamptan doğrudan denize girebileceğimizi düşünmemize rağmen kampa vardığımızda durumun böyle olmadığını gördük. Çünkü kamp kıyısında yosunlardan dolayı denize girebilmek mümkün değildi. Bu yüzden Sarımsaklı ya da Ayvalık merkez plajları en yakın alternatifler olarak görünüyordu. Biz bu aksiliğe aldırış etmeden kampta konaklamayı kabul ettik. Çünkü manzarası ve çam ağaçları altında kuş seslerinin verdiği keyif harikaydı. Çamlık Kamping’de kendi çadırınızı kurabileceğiniz gibi kamp alanına ait çadırlarda veya bungalowlarda kalabilmeniz mümkün. Ayrıca kampta internet, elektrik, ortak kullanılan buzdolabı ve mangal için ayrılmış özel alan bulunmakta. Bu güzelliklere rağmen kamp alanında sıcak su sıkıntısı olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca konaklayan insanların göstereceği özene bağlı olarak tuvalet ve duşları temiz bulabilirsiniz. Kamp işletmecilerine gelince; bizce ilgili ve kibardılar.
Çamlık Kamping kamp alanından bir manzara
Çadırda geçirdiğimiz ilk yağmurlu ve rüzgarlı gece hem bizim hem de çadırımızın sınırlarını deniyordu sanki. Çadırımızın bu zorlu sınavı başarıyla geçmesi keyfimizin kaçmasını önledi. Ertesi gün genel tavsiye üzerine yaklaşık 3 km uzaklıktaki Sarımsaklı plajına gittik. Plaja park ücreti karşılığında arabanızla girebiliyorsunuz. İçeride özel ve halk plaj alanları ayrılıyor. Maalesef Sarımsaklı’da deniz bizim gittiğimiz gün oldukça kirliydi. Bu yüzden ertesi gün Ayvalık merkezde bulunan plajları deneme kararı aldık. Ayrıca deniz keyfinden önce Ayvalık’ta gezmeyi planlıyorduk.
Kampta kahvaltı keyfi
Ertesi sabah güzel bir kahvaltının ardından Ayvalık yönünde yola koyulduk. Merkezden geçip Cunda (Alibey) Adası’na vardık. Adada muhteşem manzaraya sahip Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı; diğer adıyla Aşıklar Tepesi gidilmeye değer bir yer. Rahmi Koç Müzesi tarafından restore edilen bu yerde kitaplık ve cafe bulunuyor. Kahve keyfiyle manzaranın tadını çıkardıktan sonra adanın girişindeki plajda yüzmek için mekandan ayrıldık. Belediye tarafından işletilen bu plajda deniz harika ve temizdi.
Cunda Adası Aşıklar Tepesi
Deniz güzeldi ama karnımız da acıkmıştı. Hem gün batımını izlemek hem de akşam yemeğimizi yemek için Şeytan Sofrası’na gitmek üzere Cunda Adası’ndan ayrıldık. Hava bulutlu olduğu için gün batımı beklediğimiz kadar etkileyici değildi, ancak Şeytan Sofrası’ndan manzara görülmeye değerdi.
Şeytan Sofrası’nda manzara keyfi bir başka
Foça’ya Yolculuk
Üçüncü günün sabahında rotamızı Dikili’ye çevirdik. Önce Dikili merkezden geçerek Bademli’de alternatif kamp alanlarını bizzat gezdik. Bademli’nin zeytinliklerle kaplı eşsiz doğası ve deniz manzarası çok güzel. Ancak kamp alanlarına ulaşım yolu malesef oldukça bakımsız ve merkeze uzak. Biz sadece kamp alanına bağlı kalmak yerine merkeze yakın yerlerde gezmeyi ve keşfetmeyi de sevdiğimiz için Dikili’den ayrılıp Foça’ya gitmeye karar verdik.
Dikili Bademli Köyü’nden bir yol manzarası
Yolculuğumuzu sahil şeridinde eşsiz yol manzaralarının olduğu Çandarlı üzerinden yaptık. Bu sayede Çandarlı’nın da yazlıkçılar için oldukça güzel bir alternatif olduğunu öğrenmiş olduk.
Çandarlı yolunda seyir keyfi
Eski Foça’ya vardığımızda alternatif çadır kamp alanları hakkında küçük bir araştırmadan sonra Acar Kamping’de çadırımızı kurmaya karar verdik. Bizi karşılayan genç işletmeci girişte ‘kampa kabul ederken adam seçtiğini ve kamp alanının aileye uygun olduğunu’ söyleyince çadırımızı kurabileceğimize göre seçilmişlerden olduğumuzu düşünerek mutlu olduk. 🙂 Akşam saatlerinde çadırımızı kurduktan sonra Foça’nın soğuk sularına attık kendimizi.
Foça Acar Kamping’de gün batımı
Sanırım hafta içi gittiğimizden ve havaların biraz serin olmasından dolayı Acar Kamping kamp alanı oldukça sakindi. Bu sakinlik bizim için huzur anlamına geliyordu. Nitekim hafta sonları günübirlikçilerin kampa daha fazla rağbet ettiklerini öğrendik. Kamp alanının kendine ait bir kafetaryası ve marketi mevcut. Kamp alanında çadırların yanı sıra karavanlar ve derme çatma kurulmuş yapılar da vardı. Burada sezonluk kaldıklarını tahmin ediyorum. Acar Kamping’de de sıcak su bulabilmek neredeyse imkansız. Bizim çadırımızı kurduğumuz yerde elektrik de yoktu. Külleri kül toplama alanlarına dökmek koşuluyla mangalınızı istediğiniz yerde yakabilirsiniz. Tuvaletler ve çevre temiz, ancak bulaşık yıkama alanları biraz uyduruk. Burada da işletmeciler bizce müşterileriyle ilgililerdi.
Çadır kamp deneyimimizde bizi sevindiren durumlardan biri kızımızın çadır yaşamına çabuk adapte olmasıydı. Farklılıklara bu kadar hızlı alışması bizim için büyük mutluluk. Henüz 1 yaşındayken çıktığımız Karadeniz turunda 5 bin km’nin üzerinde yolu bizimle keyifle kat ettiğinde bizim de keyfimize diyecek yoktu. O turda ‘akan sular gibi durmadan gezsin’ dileğiyle göbek bağını Fırtına deresine attığımızdan mıdır bilmem, seyahat etmeyi çok seviyor. 🙂
Deniz manzaralı kamp çadırımızda kızımızın neşesi yerindeydi
Ertesi akşam Eski Foça’nın merkezine gittik. Daha önce de severek defalarca gezdiğimiz bu güzel yerde yemek, yürüyüş ve dondurmayla geceyi tamamladık. Sabah tekne turuna çıkmak istesek de hava muhalefetine takıldık. İki gece kaldığımız kamp alanından yeni arkadaşlıklar ve güzel anılarla ayrıldık.
Çadır kampta yemek saatleri bir başka güzel
Çadır kampından beklentileriniz sizin tatilinizden tatmin olma düzeyinizi belirliyor. Çadır kampın diğer alternatif tatillerden farklı olduğunu tahmin edersiniz. Arılarla birlikte kahvaltı yapmak, soğuk suyla duş almak veya kamp sakinlerinin sohbetleri arasında uyumaya çalışmak zorunda kalabilirsiniz. Ancak doğayı seviyorsanız bu zorluklar görmezden gelinebiliyor. Çünkü otel ve pansiyon gibi alternatif tatil mekanları sizi ya doğadan uzaklaştırıyor ya da doğaya yakın olmak için sizden çok uçuk bedeller talep ediyorlar. Oysa ne tatil ne de mutluluk o kadar ulaşılmaz ve pahalı olmamalı. İşte çadır kamp bize, bize ait olanı; doğayı yeniden makul fiyatlarla hissetme imkanı sağladı.
Bundan sonraki çadır kampı deneyimlerimiz Köyceğiz ve Marmaris’teydi. Buradaki anılarımızı da bir başka yazımda paylaşmak ümidiyle, sizlere keyifli tatiller.